kırşehir
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
kırşehir


 

HomeHome  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  RegisterRegister  Log in  

 

 Neşet ertaş Fun CLUP

Go down 
3 posters
AuthorMessage
the end
Moderator
Moderator
the end


Male
Mesaj Sayısı : 102
Yaş : 31
Nerden : kırşehir
İş/Hobiler : öğrenci
kişisel ileti : delu
Points : 66110
Kayıt tarihi : 2008-12-01

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/29/2009, 16:56

Neşet ertaş Fun CLUP Neset_ertas


Neşet ertaş Fun CLUP Neset_ertas
Zülüf dökülmüş
yüze, Karadır bu bahtım kara, Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca, Mühür
gözlüm, Kar mı yağmış yüce dağlar başına, İki büyük nimetim var, Zahidem, Kar
yağar kar üstüne, Dane dane benleri var, Kara gözlüm efkarlanma, Ne güzel
yaratmış seni yaradan, Acem kızı, Neredesin sen, Kaşların karasına, Bir ayrılık
bir yoksulluk, Kar yağdırdın başa Leylâ.. Her biri dilimizde yer etmiş,
gönüllerimizde taht kurmuş bu eserler, "Bozkırın tezenesi" Neşet Ertaş'ın
yüreğinden kopup gelen, birbirinden güzel türküler. Önceleri radyoda dinledik,
sonra plağını çaldık, kasetini ve derken cd olarak takip edip ettik. Nerede
çalıp söylüyorsa oraya yetişmeye çalıştık, konserlerine gittik. Sazı ve sözüne
hayran olduğumuz ustanın sohbetiyle gönlümüz genişledi. Eli öpülecek dağ gönüllü
bir adam bulduk, o da elini öptürmedi. "Kaynak kişiler, köz gibidir; deşildikçe
nârı çıkar meydana" demişti babası Muharrem Ertaş rahmetliden bahsederken.
Kendisi ise, "kara suratlı bir garip". Oysa onun kadar eser veren yok, onun
kadar mütevazı olan yok. Kültürümüzün temel taşlarından biri. Cırtlak sesli
baldırı çıplaklar sanatçı geçinirken, Neşet Ertaş kendisine "usta" denmesinden
bile rahatsızlık duyuyor; yüzde doksan babasının duygularıyla çalıp söylediğini
ısrarla vurguluyor. Biz de hayatı tam bir nehir roman olan bu büyük
sanatkarımızı sorularımızla deşmek istedik, dilimiz döndüğünce. Buyurun, Fasl-ı
Neşet başlıyor.


Kainata ilişkin, dünyaya, insana, Allah'a ilişkin düşüncelerinizi müzikle
anlatan birisiniz. Bu düşünce yapısını özetleyen bir sözünüz var. 'Müzik bir
tapınaktır' diyorsunuz. Bunu biraz açmanızı isteyelim.

Müzik ruhun gıdasıdır derler, doğrudur. Ben de müzik tapınaktır diyorum.
İnsanlar bilse de müzik tapınaktır, bilmese de. Müzik derken ille de telin sesi
değil. Belki ilk dünyaya geldiğimizde belki rüzgarın sesini duydu kulaklarımız,
ama anamızın ninnisi gecikmedi bizi uyutmak için. Onun sesinden daha tatlı müzik
olabilir miydi ruhumuza nakşolan? "İki büyük nimetim var, biri anam, biri yarim"
diye söyledim de, niye babamı söylemedim? Yüzde doksan hâlâ babamın duygularıyla
çalıp söylüyorum. Eğer hatır için söyleseydim, babamı da söylerdim. Bizler
hepimiz birer ruhuz. Benim canım yaradılmış can, anamın canı yaradan can. Bu can
bizim emrimize girdiği için biz kendimizi bilemiyoruz. "Tanıyabildin mi sendeki
seni? Bütün vücudunu bu nazik teni? Allah şahit etmiş ruha bedeni, kimseyi
kimseden sormamak için..." Bunlar benim gördüklerim, hissettiklerim.

İnsana çok saygınız var. Yaradılmışlara saygınız var. Hem sohbetlerinizde,
hem programlarınızda, konserlerinizde çalıp söylerken çok içten geldiği
anlaşılıyor bu saygının. Karşılıklı olduğu da aşikar. Buna rağmen sizi üzen
durumlarla karşılaştınız mı hiç?

Allah'a çok şükrediyorum, daha hiçbir konserimde, programımda -ki ben her zaman
halkın içindeyim- bir kavganın çıktığını, bir huzursuzluğun olduğunu görmedim.
Geçen hafta Kırıkkale'deydik, beni en çok düşündüren bu konserimdi. Halka açık
bir konserdi, Cumhuriyet Meydanı'nda. Tarak dişi gibi olunduğu anda belki bir
huzursuzluk olur endişesindeydim. Allah'a şükür, o kadar sıkışık olmasına rağmen
çıt çıkmadı. Sonuna kadar ayakta izlediler.

"Sizin iç huzurunuz, iç barışıklığınız, elektrik halinde yayılıyor dinleyenlere.
O yüzden olsa gerek" dediğimizde, Bayram Bilge Tokel bir açıklamada bulunuyor...
"Neşet Abi konserlerinde farklı bir repertuar oluşturur. Önce insanları
duygulandıran, ruh ve gönül huzuruna kavuşturacak eserlerini söyler, sonra
neşelendirir. En sonra da coşturur. İnsanlar Neşet Ertaş konserlerinde hem
düşünürler, hem hüzünlenirler, hem neşelenir, oynarlar. Bütün insani
özelliklerini yaşarlar. Öyle olunca, insani bir hal. Sahnede de 'insan' bir
sanatçı var" derken, Neşet Usta sözü alıyor.


İnsan devamlı bal yese baldan bıkar. Hep ağlamak da olmaz. İnsan bazı ağlar,
bazı güler. Düğünlerde söylerim; ölüye giden ağlar, düğüne giden güler oynar
diye. Bir oyun havası çalar söylerken, ellerinizi birbirine vurduğunuzda
günahlarınız kurumuş yaprak gibi dökülürmüş dediğim zaman gülerler. İçinizden
gelerek kalkar oynarsanız, günahlı da gelseniz düğün evinden melek olarak
gidermişsiniz derim. İnsan güler oynarsa, ruhen hakikaten hafifler, gönlü
açılır, ferahlar. Bunlar gerekli insan için. İnsan acı da yiyor, tatlı da yiyor,
her türlü tadı tadıyor dünyada. Onun için ben oyun havaları da çalarım, türkü de
çalarım, bozlak da çalarım.

Ayrım yapar mısınız aralarında?

Efendim, yerine göre. Konsere çıkarken kendime göre bir program yapar ve çalıp
söylerim. Derken istekler gelmeye başlar. Kulağıma hangisi çalınırsa onu
söylerim.

Türkiye'nin her tarafından konser talepleri var. Bunları nasıl karşılıyorsunuz?


Biliyorsunuz uzun süredir Almanya'da bulunuyorum. Her hafta yüzlerce kilometre
gidiyorum. Buradan da çok talep var ama, turneye çıkmış değilim. Genelde Bayram
gardaşımda ve Kalan Müzik'te imzam var. Onların uygun bulduğu konserlere gelip
dönüyorum. Ben 'Türkiye'mizi vilayet kaza nahiye senelerce konserlerimle gezdim.
Otuz yıl aradan sonra gördüğüm ilgiye çok saygı duyuyorum. Demek ki sözlerimizi
dinleyenler varmış. Genelde de gençleri görüyorum, okuyan gençlerimizi. O daha
çok sevindiriyor beni. 65 yaşına geldim. Konser heveslerim bitti ama bu bir
insanlık hizmeti ise, sen de ben de hepimiz insanlık hizmeti için çalışıyoruz.
Saygıyla, başım üstüne der giderim, gelirim yetişebildiğim kadar. Dinleyen
olduktan sonra...

Çok hayranınız var. Sizi çok seviyorlar.

Gece bile çıksak, tanıyorlar. Şükür, sazsız da tanınır olduk. Eskiden saza bakıp
tanıyorlardı. Bu kara suratımı, karanlıkta tanımaya başladılar.

Geçen yıl Harbiye'deki açık hava konserinizde dinleyenlerin çoğu üniversite
gençliğiydi.

Genellikle öyle. Anadolu'daki konserlere de ekseri gençler geliyor. Türküye
gençlerin ilgisi var. Türküye ilgi duyunca, türkü yoluna girince karşılarına
Neşet Abi'nin eserleri çıkıyor.

Böylece usta ile karşılaşmış oluyorlar.

Estağfirullah. Usta, Yaradan.

Müziğe kemanla mı başlamıştınız?

Ben saz ile başlamıştım. Saz yoğudu da, babam uzaklara giderdi, anam rahmetlik
eskiden tokaç olurdu çamaşır döğerlerdi. Şöyle dediydim: "Dizinde sızıydı anamın
derdi, Tokacı saz yaptı elime verdi, Yeni bitirdiydim üçünen dördü, Baban gibi
sazcı oldun dediler." Babası gibi sazcı olmuş deyi gelip beni severlerdi. Ama
tabii babamgil saz çalarken biz onun yanında mutlaka keman tutardık. Onun
yanında saz çalamazdım.

İleri tarihte yanında saz çaldınız mı? Hastayken sizi sayıklayıp çalmanızı
istemişti galiba.

Kendisi istemedi. Onun başına gelen cemaat istediği için son zamanlarında çaldım
yanında biraz.

Babanızdan aldınız, öğrendiniz. Sizin çocuklarınızdan merak duyan var mı?


Benim bir tek oğlum var. Biz hiç mektebe gidemedik. O bir arzu, bir murat oldu.
Okusun, üniversite bitirsin düşüncesiyle onu müziğe yönlendirmedim. Oğlum komple
müzisyen. Bütün müzik aletlerini çalar. Sesi de dinlenecek bir ses. Müziğin
temeli ritim olduğu için eline darbuka verdim. Öğrendi. Fakat benim arzum
okumasıydı, şükür bitirdi. Mühendis oldu. Bir tek oğlum olarak seni tanırlar,
babandan bir şey sende kaldı mı diye sorarlar. Senin de bir kaset yapman gerekir
dedim. Öyle deyince rengi attı. Hiç öyle bir şey benden duymamıştı bunca zaman.
Beş altı ay oldu, düşünüyor.

Sizden habersiz, eski plaklarınızdan çoğaltılarak yapılan kasetleriniz var.
Bu konuda yasal yollardan hakkınızı aramak yönünde bir girişiminiz oldu mu?

Ben hayatta kavgayı sevmeyen bir babanın oğluyum. Hayatımda hiç kavga etmedim
dersem, inanın buna. Ben bu memlekette hiç kimseye demedim ki sen bunu niye
okudun? Neden sözünü, müziğini değiştirdin? Ama devletimiz varolsun, telif
hakları kanunu çıktı iki üç senedir yürürlüğe girdi. Şimdi Kalan Müzik'e yetki
verdim. Korsan kasetleri takip ediyorlar.

Dört yıldır yeni kaset çıkarmıyorsunuz. Yeni eserler birikiyor herhalde. Son
bestenizi ne zaman yaptınız?

Kaset okuyacağım zaman, teybimi alırım önüme, Allah ne verdiyse, düşüncelerime
göre çalar söylerim. Beş on türkülük, uzun havalı, oyun havalı, ne
gerekiyorsa... Böyle aralarda olmuyor.

Neşet Ertaş hayranları yeni kasetinize ne zaman kavuşacak?

İnşaallah bu kış yeni bir kaset vermeye çalışacağım.

Üstad çok teşekkür ederim. Halkımızın size ve eserlerinize ihtiyacı var. Daha
nice kasetler çıkarmanızı diliyoruz.

Görüyorum şükür konserlerimde. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de; Antalya,
Eskişehir, Kırşehir, Kırşehir'de... Görüyorum halkımızı. Saatlerce, gündüzün
üçünden dördünden, gece onikiye kadar ayakta duran insanlara ne denir? Ben
sonsuz saygımı sunuyorum. Ne deyim başka? Söylenen sözleri anladıkları için
mutluluk duyuyorum

Mapusanelere
güneş doğmuyor

Sizin çok ilginç bir yolculuk hikayeniz var. Almanya'dan buraya gelirken,
kazayla biten.

Babama, "Karacaoğlan'dan, Kerem'den, Pir Sultan'dan alıp havalandırıyorsun,
neden kendi sözlerini halk içinde söylemiyorsun" dediğimde "Söyleyecek söz çok
be yavrum, anlatacak yer yok" derdi. Onun için bu âşıkların sözlerini
havalandırırdı. Şimdi, yerin varsa anlatayım. Beni buradan aldılar götürdüler,
bir grup radyo sanatçısı. Haberim olmadan firmadan aldıkları para paylaşımında
aralarında anlaşmazlık çıkmış. Benim arabamı kullanan adamlar başka bir arabayla
hareket ettiler. Mecbur oldum kendim kullanmaya. İki araba geliyorduk.
Önümüzdeki arabayı takip ediyordum. Osman Özdenkçi benim yanımdaydı. Ehliyetim
yoktu. Kaza yaptık. Hayatta sadece Emin Aldemir kaldı, onun şahidi. Kendisine
sonsuz saygım var. Radyoda bana sazı ilk çaldıran adamdır. Alınan paradan benim
payıma düşeni Türkiye'de vereceklerdi. 67'den bu yana hâlâ verecekler.
Pasaportlar öndeki arabadaydı. Polisler gitti aradı ya bulamadılar onları.
Allahtan ki ehliyetim olmadığı anlaşılmadı. Ehliyetsiz olduğum anlaşılsaydı,
daha çok ceza verirlerdi.

Yolculuk nasıl başladı?

Biz gidiyoz aha gel dediler. Nasıl geleyim? Rastgele bir vitese taktım. Araba
aldıydım ama hiç kullanmışlığım yoktu. Allah yardım etti, otobana çıktık. Yolda
vitesleri öğrendim. Yugoslavya'da iki yol geldi önümüze. Hangisine gittiler
acaba derken, Osman Özdenkçi dedi ki şu yol daha işlek buraya gitmişlerdir. Hadi
ordan girdik, gittik gittik göremedik. Onlar o kadar hızlı da gidemez. Avukat
Cemil'in, gözleri iyi görmezdi. Yavaş giderdi, biz de yetişirdik. Bulamadık.
N'apsak, nerden gitsek? Otobanı bulalım dedik. Dar bir yola düştük. Neşet Neşet
dikkat et dedi bana. Sandım ki bir araba çıktı, çarpışıyok.

Araba var mıydı?

Evet virajdan araba çıkmış geliyor. Küçük, burunsuz, iki kişilik bir araba. O
sırada direksiyonun derecesini kaybetmişim. Düzelteyim derken ancak önünü
kurtarabildim. Arka tekerden bize nasıl vurduysa, aşağı uçurdu. Çamura
kitlendik. Dışarı çıktık, öteki arabadakilerin çıkmasına yardım ettik. Polisler
geldi. Tercüman getirdiler. Bizi aldılar bir otele bıraktılar. Onbeş gün
konsolosluğa telgraflar çektik, mektuplar gönderdik, bir cevap alamadık.
Kimliğim belli oluncaya kadar tutacaklarını söylediler. Mahkemede üç ay hapis
verdiler. Üç ay boyunca da konsolosluktan cevap alamadım.
-------------------------------

'BİR SEÇİMDE REY VERMEYE GİDİYORDUM...'


Bayram Bilge'yle nasıl tanıştınız?

Bir türkü var: Sevmeyeni neyleyim, sevenim sevgilimdir. Ben Bayram gardaşı
tanımazdım. O beni tanırmış. Bir kitap hazırlıyormuş benim için. Ben
çekilmiştim, ne belgesele, ne bir konsere, şuna buna razı değildim. Tek isteğim,
çocuklarımın okumasıydı. Yeniden beni Bayram gardaşın o ısrarı, bildiğinden
dönmezliği, gönülsüz olmama rağmen, azminden vazgeçmeyişi, beni buralara kadar
getirdi. Neşet Ertaş Kitabı'nı yazdıktan sonra da beni ne derece gördüğünü
anladım. Beni bilenin bendesiyim, beni bilmeyenin ben nesiyim?

Şimdi siz de onu bir yere doğru mecbur koşar gibisiniz.

Seneler içinde gördüm ki çok okuyan, yazan, kültürlü biri. Yalanı dolanı yok.
Bir sürpriz yaptım kendisine. Bir televizyon programında canlı yayına
Almanya'dan telefonla katıldım. Bir istekte bulunacağım dedim. Kendisinden bir
türkü isteyeceğimi sandı. Dedim ki Bayram gardaşımın Meclis'e girmesini
istiyorum.

Sizin politikayla ilginiz ne ölçüde? Hiç oy kullandınız mı?

Ben hayatta hiçbir partiye rey vermedim. Bundan otuz kırk sene evvel bir partiye
rey vermeye giderken, düşünüp vazgeçtim. Bir partiye rey versem, öbürlerine
karşı kendimi suçlu hissettim. Geri döndüm gittim. İnsan hizmeti kutsal bir
hizmet. Herkes bu hizmette birbiriyle yarış içinde.

Şu günlerde ülkeyi seçim heyecanı sardı. Seçime dair bir tahmin yürütmenizi
istesek. Hangisi kazanır dersiniz?

Halkımız için hangisi hayırlıysa, memleketimiz için, insanlık için, dünya
için... Artık çerçeve kalmadı. Dünya istese de istemese de birbirlerine kapıları
açmak zorunda. İlmin sayesinde, iletişimin sayesinde dünya küçüldü. Almanya'dan
üç saatte geliyoruz. Böyle olunca, hangisi hayırlıysa, Allah onlara yardım
etsin.
Back to top Go down
the end
Moderator
Moderator
the end


Male
Mesaj Sayısı : 102
Yaş : 31
Nerden : kırşehir
İş/Hobiler : öğrenci
kişisel ileti : delu
Points : 66110
Kayıt tarihi : 2008-12-01

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Re: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/29/2009, 16:57

Neşet Ertaş, 1943 yılında Kırşehir'in Çiçekdağ'ı ilçesine bağlı Kırtıllar köyünde doğdu. Babası saz ustası Muharrem Ertaş
annesi Döne hanımdır. Ertaş, ilkokul gittiği yıllarda önce keman, sonra
da saz çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ustayla birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp o güzel sesi ile türküler
söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş
olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız." Neşet Ertaş 1950'li yılların sonunda İstanbul'a gelerek ilk plağını "Neden garip garip ötersin bülbül"
adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkarır. Halk
tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk
konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara`ya yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya`ya
gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir
süre Almanya`da kalan usta, 2000 yılında İstanbul`da verdiği konserle
hayranlarına tekrar merhaba der. Ertaş’ın memleket hasreti içinde taş
gibi duruyordu ve artık Türkiye`ye dönmek istiyordu. Kırşehir`li
hemşehrilerinin de bulunduğu İzmir’e yerleşen Ozanımız şahsına münhasır
olarak çalıp söyleme tarzı, içten gelen yanık bozlakları, öğütsel ve
gönülsel eserleriyle yaşama tarzı olan müziğine gelmektedir

ALBÜMLERİ

  • 1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
  • 1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
  • 1988 – Kibar Kız
  • 1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
  • 1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
  • 1990 – Gel Gayri Gel
  • 1992 – Türküler Yolcu
  • 1992 – Gitme Leylam
  • 1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
  • 1995 – Seçmeler 2
  • 1995 – Seçmeler 3
  • 1995 – Seher Vakti
  • 1995 – Altın Ezgiler 3
  • 1996 --Polis Lojmanları
  • 1997 – Benim Yurdum
  • 1998 – Gönül Yarası
  • 1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
  • 1999 – Gönül Dağı
  • 1999 – mahur Gözlüm
  • 1999 – Zahidem
Back to top Go down
the end
Moderator
Moderator
the end


Male
Mesaj Sayısı : 102
Yaş : 31
Nerden : kırşehir
İş/Hobiler : öğrenci
kişisel ileti : delu
Points : 66110
Kayıt tarihi : 2008-12-01

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Re: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/29/2009, 16:57

Back to top Go down
the end
Moderator
Moderator
the end


Male
Mesaj Sayısı : 102
Yaş : 31
Nerden : kırşehir
İş/Hobiler : öğrenci
kişisel ileti : delu
Points : 66110
Kayıt tarihi : 2008-12-01

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Re: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/29/2009, 16:59

Gönül dagı yagmur yagmur boran olunca
Akar can özümde sel gızlı gızlı
Bır tenhada can cananı bulunca

Sınemı yaralar yar oy,......yar
Dıl gızlı,dıl gızlı
2x
_____________________________________
Dost elınden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahcanın gülü derılmez
Kalpten kalbe bır yol vardır görülmez

Gönülden gönüle gıder yar oy,.....yar
Yol gızlı gızlı,yol gızlı
2x
______________________________________
Seher vaktı garıp garıp bülbül öterken
Kıprıklerın oku yar yar cana batarken
Cümle alem uykusunda yatarken

Kımseler görmeden yar oy,..........yar
Gel gızlı gızlı,gel gızlı gızlı
Hoyratlar görmeden yar oy,.........yar
Gel gızlı gızlı,gel gızlı gızlı




window.google_render_ad();
Back to top Go down
yingyang
Aktif-Üye
yingyang


Mesaj Sayısı : 57
Points : 28704
Kayıt tarihi : 2008-09-03

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Re: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/30/2009, 14:56

tam bir fun clup gibi the end eline sağlık
Back to top Go down
mustafa40
yetkinmoderatör
yetkinmoderatör
mustafa40


Mesaj Sayısı : 251
Points : 1000076754
Kayıt tarihi : 2008-08-27

Neşet ertaş Fun CLUP Empty
PostSubject: Re: Neşet ertaş Fun CLUP   Neşet ertaş Fun CLUP Empty3/30/2009, 15:08

yingyang wrote:
tam bir fun clup gibi the end eline sağlık

evet gayet güzel
Back to top Go down
 
Neşet ertaş Fun CLUP
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» ceza fun clup

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
kırşehir :: Fun cluplar :: fun clup-
Jump to: